07-17-2014, 09:04 PM
1671 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallâhu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâlâ, Hz. Âdem aleyhisselâm'ı yarattığı ve ruh üflediği zaman, Âdem hapşırdı ve elhamdülillah diyerek, izni ile Teâlâ’ya hamdetti. Rabbi de ona:
"Ey Âdem, yerhamukallah Allah sana rahmet etsin, mukarreb meleklerden şu oturan gruba git ve "Esselâmu aleyküm" de!" dedi. Hz. Âdem öyle yaptı. Hitab ettiği melekler:
"Ve aleyke's-selamu ve rahmetullahi ve berekâtuhu!" diye karşılık verdiler. Sonra Âdem aleyhisselam Rabbine döndü. Rabbi ona:
"Bu cümle senin ve evlâdlarının aralarındaki selâmlaşmadır" dedi.
Allah Teâlâ Hazretleri, elleri kapalı olduğu halde Âdem'e:
"Dilediğini seç!" dedi. Hz. Âdem:
"Rabbimin sağ elini seçtim! Rabbimin iki eli de sağdır, mübarektir" dedi. Sonra Allah-ü Teâlâ Hazretleri sağ elini açtı. İçinde Hz. Âdem ve onun zürriyetinin emsâlleri vardı. Hz. Âdem aleyhisselâm:
"Ey Rabbim, bunlar nedir?" dedi. Rabb Teâlâ:
"Bunlar senin zürriyetindir" dedi. Her insanın iki gözünün arasında ömrü yazılıydı. Aralarında biri hepsinden daha parlak, daha nurlu idi. Hz. Âdem:
"Ey Rabbim! Bu kimdir?" dedi. Rabb Teâlâ hazretleri:
"Bu senin oğlun Dâvud'dur. Ben ona kırk yıllık ömür takdir ettim" dedi. Âdem aleyhisselam:
"Ey Rabbim onun ömrünü uzat!" talebinde bulundu. Rabb Teâlâ:
"Bu ona takdir edilmiş olandır!" deyince, Âdem:
"Ey Rabbim, ben ona kendi ömrümden altmış senesini verdim" diye ısrar etti. Bunun üzerine Rabb Teâlâ:
"Sen ve bu talebin berabersiniz" buyurdu.
Sonra Âdem cennete yerleştirildi. Allah'ın dilediği kadar orada kaldı. Sonra cennetten arza indirildi. Âdem burada kendi ecelini yıl be yıl sayıp hesaplıyordu. Derken ölüm meleği geldi. Hz. Âdem aleyhisselam ona:
"Acele ettin, erken geldin. Bana bin yıl ömür takdir edilmişti!" dedi.
Melek:
"İyi ama sen oğlun Dâvud’a altmış senesini verdin" dedi. Ne var ki O bunu inkâr etti, zürriyeti de inkâr etti; o unuttu, zürriyeti de unuttu."
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ilâve etti: "O günden itibaren yazma ve şahidlik emredildi."
Tirmizî, Tefsir, Muavvizateyn (3365). Bu hadis A'raf süresinin tefsirinde geçti. Orada son cümle yoktur.
"Ey Âdem, yerhamukallah Allah sana rahmet etsin, mukarreb meleklerden şu oturan gruba git ve "Esselâmu aleyküm" de!" dedi. Hz. Âdem öyle yaptı. Hitab ettiği melekler:
"Ve aleyke's-selamu ve rahmetullahi ve berekâtuhu!" diye karşılık verdiler. Sonra Âdem aleyhisselam Rabbine döndü. Rabbi ona:
"Bu cümle senin ve evlâdlarının aralarındaki selâmlaşmadır" dedi.
Allah Teâlâ Hazretleri, elleri kapalı olduğu halde Âdem'e:
"Dilediğini seç!" dedi. Hz. Âdem:
"Rabbimin sağ elini seçtim! Rabbimin iki eli de sağdır, mübarektir" dedi. Sonra Allah-ü Teâlâ Hazretleri sağ elini açtı. İçinde Hz. Âdem ve onun zürriyetinin emsâlleri vardı. Hz. Âdem aleyhisselâm:
"Ey Rabbim, bunlar nedir?" dedi. Rabb Teâlâ:
"Bunlar senin zürriyetindir" dedi. Her insanın iki gözünün arasında ömrü yazılıydı. Aralarında biri hepsinden daha parlak, daha nurlu idi. Hz. Âdem:
"Ey Rabbim! Bu kimdir?" dedi. Rabb Teâlâ hazretleri:
"Bu senin oğlun Dâvud'dur. Ben ona kırk yıllık ömür takdir ettim" dedi. Âdem aleyhisselam:
"Ey Rabbim onun ömrünü uzat!" talebinde bulundu. Rabb Teâlâ:
"Bu ona takdir edilmiş olandır!" deyince, Âdem:
"Ey Rabbim, ben ona kendi ömrümden altmış senesini verdim" diye ısrar etti. Bunun üzerine Rabb Teâlâ:
"Sen ve bu talebin berabersiniz" buyurdu.
Sonra Âdem cennete yerleştirildi. Allah'ın dilediği kadar orada kaldı. Sonra cennetten arza indirildi. Âdem burada kendi ecelini yıl be yıl sayıp hesaplıyordu. Derken ölüm meleği geldi. Hz. Âdem aleyhisselam ona:
"Acele ettin, erken geldin. Bana bin yıl ömür takdir edilmişti!" dedi.
Melek:
"İyi ama sen oğlun Dâvud’a altmış senesini verdin" dedi. Ne var ki O bunu inkâr etti, zürriyeti de inkâr etti; o unuttu, zürriyeti de unuttu."
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm ilâve etti: "O günden itibaren yazma ve şahidlik emredildi."
Tirmizî, Tefsir, Muavvizateyn (3365). Bu hadis A'raf süresinin tefsirinde geçti. Orada son cümle yoktur.
eXpertBoss
☪